“Mimarlık Eğitiminde Öğrenciye Kendi Mekanını Kurgulama İmkanı Verilmelidir”

Türkiye'deki mimarlık eğitimin durumunu tespit etmeyi amaçlayan Arkitera Kampüste projesi kapsamında Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi'nde Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Numan ile mimarlık eğitimine dair konuştuk.

Arkitera: Mimarlık eğitiminizin bulunduğunuz kent ile ilişkisini nasıl kurarsınız? Kentin eğitiminize katkıları ya da eğitiminizin kente katkıları var mı, olacak mı?

İbrahim Numan: Biz çok şanslıyız mimarlık eğitimi anlamında çünkü İstanbul’dayız. İstanbul başlı başına her şeyiyle mimarlık eğitimi için biçilmiş bir şehir. Tarihiyle, tarihin çeşitli dönemleriyle adeta bir mimarlık laboratuarı. Bunun içerisinde mimarlık eğitimi yapmak çok kolay. Aynı zamanda da çok zor. Bir kere şu içinde bulunduğumuz binayı alın, Osmanlı’nın son döneminde yapılan ilk mühendishane mektebi. Böyle bir binada eğitim yapıyoruz. Bizans’tan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ve moderniteye kadar tüm tarihi katmanlar ayağımızın altında. Bu her yerde yapılabilir mi, yapılamaz. Bizim burada eksiğimiz ne? Belki de bir vernakülerden bahsedemeyiz. Yani bir kırsal mimariden bahsedemeyiz burada. Onun için de dışarıya öğrenci götürmek lazım. Ayrıca okullar arasındaki ilişkiyi mimarlık eğitiminde çok önemsiyorum. İstanbul’daki 28-30 civarındaki mimarlık okulları arasında gerek bilginin dolaşımı gerek hocanın dolaşımı gerek öğrencinin dolaşımı gerekli. Peki ne verebiliyoruz şehre? Şehre gerek belediyelere gerek çeşitli kuruluşlara, kurumsal olarak projeler, danışmanlıklar şeklinde katkımız oluyor.

Mekan ve eğitim ilişkisi nasıl olmalıdır? Şu anda sahip olduğunuz mimarlık mekanlarınızı değiştirebilir misiniz? Günümüzde mekan ve eğitim ilişkisi nasıl olmalıdır?
Mimarlık ve mekan ilişkisine geçersek bir kere stüdyo eğitiminin en önemli bir gösterge olarak ortaya çıkması gerekiyor. Nasıl bir eğitim modelini kurgulamak istediğinize bağlı. Bazı eğitim modelleri var, tamamen her şey stüdyo içerisinde yapılıyor. Bazıları var, stüdyo bir atölye olarak kullanılıyor. Bu geliştireceğiniz eğitim modeline bağlı bir durum. Biz bir vakıf üniversitesi olarak bize verilen binaların imkanlarına göre eğitimimizi, stüdyo veya sınıflarımızı, sınıf sayılarımızı ayarlayabiliriz veya ihtiyaç doğrultusunda kendimize yeni binalar talep edebiliriz vakıflar genel müdürlüğünden. İstiyoruz ki her öğrencinin kendi çalışma mekanını kurgulayabileceği bir yeri olsun o eğitim mekanının içerisinde.
Peki Türkiye’de günümüz mimarlık eğitimi için stüdyolar ve derslikler yeterli midir?
Yeterli değil aslına bakarsanız. Devlet üniversitelerindeki durum muhtemelen daha eski binalar olduğu için daha yetersizdir. Bir vakıf üniversitesi olarak biz şu anda yeni bir kampüs hazırlığı içerisindeyiz ve inşaatlarımız devam ediyor. Haliç yerleşkesinde yeni yapacağımız bina da mimarlığa tahsis edilecek gibi görünüyor. Tabii bunun içerisinde mimarlık eğitimine özel yeni mekanlar çıkacak.

Şu anda sahip olduğunuz eğitim mekanlarınızı değiştirilebiliyor musunuz?
Şu anda sahip olduklarımızı değiştiremeyiz; çünkü tarihi binalar içerisinde şu anda eğitimimiz. Bunların verdiği bölünme veya birleştirme imkanları ne kadarsa ancak o kadar değiştirebiliyoruz veya iyileştirmeye gidebiliyoruz. Daha iyi bir eğitim sistemi için öğrencinin kendi şahsiyetini yansıtacağı mekan kurgulama imkanını verebilmek en güzeli tabi. Bu olmazsa bile öğrenciye 24 saatini geçirebileceği bir stüdyoyu verebilmek ve mekanı benimsetmek… Bu da olmasa ne olacak? Mevcut sistemi en iyi şekle nasıl getirebiliriz, onun araştırmasını yapacağız.

Etiketler

Bir yanıt yazın